18 Ocak 2011 Salı

HIÇKIRIK

Başlık sanılabileceği gibi Kerime Nadir'in romanını anlatmaya yönelik değil.Okumadım da açıkçası romanı.Benim derdim başka:Hıçkırık tutması :)
Öyle zamanlarda tutar ki beni hıçkırık,kendim bile katıla katıla gülerim halime:)
Özellikle acı yediğim zamanlarda,çok sıcak içecekler içtiğim zamanlarda,kendime hiç acımıyormuş gibi acı yiyip üzerine de sıcak çay içtiğim zamanlarda hep hıçkırık tutar.
Ama süresi sabır sınırlarımı zorladığı anda ne yapsam da kurtulsam diye kara kara da düşünürüm.
İşte yine böyle bir zamanda nereden duyduğumu hatırlamıyorum ama nefesimi olabildiğince hatta olabilenden daha da fazla tutup beynime:'Yaw arkadaş bu kız nefes alamazsa yaşayamaz,nefes mi önemli hıçkırık mı önemli, yemişim hıçkırığını' sinyalini göndererek anında ilgisini başka yöne çekip hıçkırıktan kurtuluyorum:)
Deneyin gerçekten kurtulursunuz ama dediğim gibi dayanamayacak kadar uzun tutmanız gerekiyor,zira azıcık akıllıysanız beyninizi kandırmanız biraz zaman alıyor.
Akıllıyım ordan biliyorum:))
İyi seyirler...

26 Kasım 2010 Cuma

Arpa Şehriyeli Yoğurtlu Kabak

6 Kasım'da misafirlerimiz vardı.Çok güzel bir geceydi ve o geceyle ilgili tarifler vereceğimi çook önce yazmıştım:))
Neyse lafımızı fazla uzatmadan ilk tarifimizi verelim,verelim ki rakı severler güzel bir meze tarifi alsınlar,kış rehavetini bir türlü üzerinden atamayan yaz severler de yazın sıcak günlerinde hafif ama doyurucu bir yemek alternatifi kazansınlar:)


Arpa Şehriyeli Yoğurtlu Kabak:

Malzemeler:
  • 2 adet orta boy kabak
  • Aldığı kadar süzme yoğurt
  • 2 avuç kadar arpa şehriye (İsteğe bağlı olarak artırılıp azaltılabilir)
  • 2 avuç kadar ceviz (Yarısı süslemek için)
  • 2 yemek kaşığı kadar kuru nane (Yine isteğe göre miktar değişebilir ben naneyi çok sevdiğim için bol koyuyorum yoğurtla da süpper oluyor:) )
  • Yeteri kadar tuz

Yapılışı: Kabaklarımızı rendeliyoruz ve bir kaba alıyoruz.Bu arada arpa şehriyelerimizi yeteri kadar suda haşlıyoruz. Cevizlerimizin yarısını da ister rondoda çekelim ister ufalayarak koyalım farketmiyor. Tüm malzemeleri bir kapta karıştırıyoruz. Servis edeceğimiz kaba alıp geri kalan cevizlerle süslüyoruz. Üzerine isterseniz yağda kırmızı biber de yakabilirsiniz. 
Bir de resim koyuyorum canınız çeksin de hemen yapın diye:)
Şimdiden afiyetler olsun:)

15 Kasım 2010 Pazartesi

ANNEMİ İSTİYORUM.

Şu sıralar çok yoğun çalışıyorum,hayatımı düzenleyemiyorum ve haliyle internetten de uzağım ama biraz önce nette gezerken gerçekten önemli bir konu için açılan bir siteye rastgeldim:
http://www.annemiistiyorum.com/
Erken doğan bebeklerin annelerine olan ihtiyaçlarını ve erken doğduğu andan itibaren annelerinin yanında olabilmeleri için (ki bu bence çok önemli bir durum) erken doğduğu zaman kadarının doğum izinlerine eklenmesi gerekliliğini savunan ve destek bekleyen bir site.
Bu yazıyı okuyan herkes destek verebilir hatta daha fazla destek de bulabilir bence.
Oturduğunuz yerden destek verebilirsiniz,hadi bakalım:)

8 Kasım 2010 Pazartesi

Yine Hastayım..

Her hasta olduğumda yazmayacağım tabi,sadece denk geldi:)
Biliyorum uzun bir aradan sonra yeniden gelen yazımın başlığı yine hastalık üzerine ama fırsat bu fırsat diyerek girdim bloğuma:)
1 ayı aşkın süredir yazamıyorum,bunun sebebi işe başlamış olmam ve çok yoğun dönemde olmam. Ama yine de geçen hafta sonu eşimin iş arkadaşları misafirimiz oldular ve çok güzel bir akşam geçirdik. Ayrıntıları bir sonraki yazımda paylaşacağım.(Laf aramızda süper yemekler vardı ama çoğunu ben yapmamıştım:P )Tariflerini ve resimlerini dediğim gibi paylaşacağım en kısa zamanda.
Öncesinde ise belki hepinizin bildiği ama benim yeni aklıma gelen bir yöntemden bahsetmek istiyorum: Misafirlerimiz geldi dedim ya, e haliyle bulaşık da cabası.Özellikle de şarap kadehleri. Bilirsiniz şarap kadehleri hem inceliklerinden hem de güzelliklerinden dolayı dikkatli temizlenmek isterler.(Nazlılar yani ama haklılar da:P )
İyi güzel temizledik,kurulamaya sıra geldi ama bi türlü doğru beze sahip olmadığımız için iz kaldı.E biz de ters çevirip kurutalım dedik.Bu sefer de içleri buhar oldu ve yine leke kaldı.İşte burada devreye kağıt havlu giriyor ve bir bezin üzerine kağıt havlu serip onların üzerine de içleri buğulu buğulu bakan bardakları dizdik mi bir de kurumaya bıraktık mı tadından yenmiyor:))
Dediğim gibi siz bunu zaten biliyorsunuzdur ama ben yine de yazayım dedim. Paylaşmanın sınırı olmamalı değil mi ama:)

3 Ekim 2010 Pazar

HASTAYIM..

Taşınmaydı,yeni işe başlamaydı derken yazılar haliyle ikinci plana düştü.Bunun olmasını elbette istemiyorum ama bazen istemediklerimiz de gerçekleşiyor işte..
Aslında bu yazıyı yazmak istememin sebebi mızmızlanmak değil.En azından yukarıda bahsettiğim konulardan dolayı mızmızlanmak değil:)
Hastayım iki gündür,kötü öksürüyorum ve vücudum kırılıyor.Bugün biraz biraz iyi hissediyorum da kendimi bi başına oturayım yazılarımın dedim.
Hastalığımın sebebi İSTANBUL.Evet evet İstanbul. 
Uzun zamandır ayrı kaldığım için bu güzel şehirden,geçenlerde Avrupa yakasına geçmek için vapuru kullandım ve hava çok serin olmasına rağmen ince üzerimle dışarıda oturdum.Manzarayı seyrede seyrede geçtim..Sonunda da hasta oldum tabi..
Ama söyleyin Allah aşkına şu manzara için hasta olmaya değmez mi?













Bir de eşinizin elleriyle hazırladığı şu harika nutellalı dilim meyveler için:)