8 Ağustos 2010 Pazar

INCEPTION (BAŞLANGIÇ)

Film izlemeyi çok sevdiğimi ve fırsat buldukça izlediğimi daha önceki yazılarımda belirtmiştim sanırım. Belirtmediysem de şimdi belirtiyorum o zaman :) Geçen perşembe günü de bir değişiklik yapıp filmi sinema salonunda izlemeyi tercih ettik. İzlediğim film başlıktan da anlaşılacağı üzere son günlerin adından sıkça söz edilen filmi: INCEPTION. Yönetmenliğini Batman Begins ve The Dark Knight filmlerinin yönetmeni ki ben bu iki filme de bayılmıştım: Christopher Nolan.Zat-ı muhteremin filmlerinde zorunlu olmadıkça digital efect kullanmaması, kendisinin filmlerine karşı duyduğum sevginin ana sebebi olabilir. Çünkü böylelikle daha gerçekçi bir hal alan film beni daha fazla içine çekiyor.



 Gelelim oyuncu kadrosuna: Başrollerde Leonardo Di Caprio, Ellen Page, Marion Cotillard, Joseph Gordon-Levitt ve Michael Cane'i görüyoruz. Her ne kadar Leonardo'ya 35 yaşın verdiği olgunluğun, yüzüne mükemmel derecede oturmasından etkilenmiş olsam da bu yazımda bundan çok fazla bahsetmeyeceğim. Benim asıl dikkatimi çeken Marion Cotillard ve Ellen Page'in filme oyunculuklarıyla ve güzellikleriyle yaptıkları katkı oldu. Marion Cotillard tam bir fransız kadını ve aldığı oscar heykelciğini fazlasıyla hak ediyor bence. Ellen Page ise gönlüme "Juno" ile taht kurmuş "boyundan büyük" işlere kalkışan bir aktrist. Filmin konusu ise şöyle özetlenebilir: Cobb (Leonardo Di Caprio) bir fikir hırsızı, insanların rüyalarına girip kafalarının içindeki para eden fikirleri çalmakla ünlü biri. Son işinde başarısız olunca, fikrini çalmak için uğraştığı iş adamı onu pazardaki en büyük rakibinin rüyasına girerek şirketini büyütmemesi konusunda bilinçaltına fikir yerleştirmesi için ikna ediyor ve Leonardo da ekibini kurarak tek şansını kullanıyor. Filmin devamı bu konu üzerine gelişiyor. Okuduğum bazı eleştirilere göre insanların bir kısmı beğenmiş bir kısmı ise beğenmemiş. Ben beğenen taraftayım çünkü az önce de belirttiğim gibi konu rüyalar olsa da gerçek gibi işlenmiş, öyle ki filmin bir sahnesinde karlarla kaplı bir dağın tepesinde büyük bir kale var ve o kale gerçek. Yani yeşil ekran yerine dağın tepesine kale kurulmuş. Ayrıca bir otel koridorunda dövüş sahnesi var ve o koridor da 360 derece dönebilen bir setin içinde gerçekleştirilmiş. Fakat bunun yanında duygusal kısımları biraz zayıf. Sonuç olarak ben filmi çok beğendim ve iyi ki bir sinema salonunda izlemişim. Bence senaryo ve görsellik bakımından harcanmaması gereken bir film. İyi seyirler :)

1 yorum:

  1. Güzel film... kaçırmadan gidip görmeli. Bir de bu tarz filmleri sinemada seyretmek daha iyi oluyor...
    Öneriniz için teşekkürler...
    dokuzuncubulut.com

    YanıtlaSil